''İNSANLARIN MUTLAKA FOTOĞRAF ÇEKTİRDİĞİ O TATLI GEYİK...''
Vali Göbeğinde var olan birçok ağaç, yıllarca şahit oldukları, köklerinde var ettikleri bilgelikleriyle, kendilerinden emin heybetleriyle, bir çocuğun gözleri gibi ışıl ışıl…
Yıl 2022, aylardan Aralık…
Antakya’nın kalbi olan, Atatürk Caddesi, Saray Caddesi, Cumhuriyet Caddesi, Atatürk Parkı ışıklarla süslenmiş…
Vali Göbeğinde var olan birçok ağaç, yıllarca şahit oldukları, köklerinde var ettikleri bilgelikleriyle, kendilerinden emin heybetleriyle, bir çocuğun gözleri gibi ışıl ışıl…
Kutlamaları birçok yerden gözüken Antakya Ortodoks Kilisesinde Noel için tatlı bir telaş…
Fonda ilahiler ve Fairuz’dan “Laylet Eid” (Bayram Gecesi) şarkısı…
Pandemi yasaklarının tam kalktığı ilk, deprem öncesi son kutlanan o coşkulu Noel olduğunu ve her bir caddesi kardeşlik kokan Kadim Antakya’ya veda ettiğimizi bilmeden kutladığımız o Noel gecesi…
Saray Caddesinin ışıkları altında, âşıklar, gençler, yalnızlar sokak sanatçılarının çaldığı müziklere, yüzlerinde tebessüm, yüreklerinde dileklerle, umutlarla ve hayalleriyle eşlik ediyorlar müziğin ritmine.
Yıl 2024 yine aylardan Aralık…
Geçemiyorum Saray Caddesinden…
2022’de zihnimde kalan görsellerle yürümek isterken ilerlemiyor adımlarım…
Güzel anılar her yerde ama o kötü anıları anımsatan enkazlar gözümün tam önünde...
Yıkık, dökük, kimsesiz, sessiz hayalet şehrin karanlığında ilerlemek isterken gözümün önünde iki yıl öncesinin coşkusu…
Yüzümde anlamsız acıyla dolu tebessüm…
Atatürk Caddesinde nefes almak istiyorum…
Hiç yıkılmamış en güzel anıların yer aldığı sokakları görmek istiyorum...
Ama ne mümkün…
Sağım, solum, önüm, arkam şantiye alanı…
Şehrin ışıklandırması şantiye ışıklarına emanet…
Şehrin sesi insan sesiyle değil; şantiyelerden gelen o koca makinelerin sesleriyle dolu…
Yürünen yollar, yürekler gibi enkaz parçalarıyla, inşaat tozlarıyla dolu…
Atatürk Parkı’na ilerliyor ayaklarım…
Deprem öncesi cıvıl cıvıl ve tıklım tıklım olan deprem sonrası kendi kaderine terk edilmiş olan parkta gözlerim parkın girişinde yer alan, Antakyalı olan ve Antakya’yı ziyaret eden insanların mutlaka fotoğraf çektirdiği o tatlı geyik heykeli üzerinde…
Neyse ki geçmişten güzel bir anı burada duruyor diyorum…
Parkın içinde yer alan o güzelim ağaçlar…
Yaşanılanlara inat, Antakya’nın köklü geçmişini anlatır gibi insanlara bir şeyler öğretmek istercesine heybetleriyle;
Bizlere; ‘Burada yaşamaktan nefes almaktan yorulma!’ der gibi dimdik ayakta…
İki yıl geçti; pandemi yasaklarının kalktığı, deprem öncesi kutlanan o son ‘Noel’ gecesi üzerinden…
Şimdi heybemizde geçmişte yaşanan en güzel günler, yaşanması ihtimalken yok olan hayaller ve acı dolu kocaman bir 6 Şubat var…
Dilerim ki, bundan sonra bu kadim topraklarda kutlanacak Noellerde;
Depremin ardından yıkılan Antakya Rum Ortodoks Kilisesi’nde süslenen çam ağacı gibi daha coşkulu ışıklanır sokaklardaki ağaçlar…
Sokaklarımız şantiye seslerini eski günlerdeki gibi yerini sevinçle, umutla, mutlulukla dolu insanların sesine bırakır…
Ve dilerim; varoluş savaşı verdiğimiz Medeniyetler Şehri Antakya’mızda Fairuz’dan “Laylet Eid” (Bayram Gecesi) şarkısı yüreklerimize ve dilimize yeniden dolanır…
Dinlemek isteyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=hqn_ryespBk