''BİRÇOK SÖZ VERİLDİ AMA KİMSE GERİ DÖNMEDİ''
Eda Günenç’in annesinin hayatı, 20 yıl önce yanlış bir tedavi sonucu bacağını kaybetmesiyle tamamen değişti...
Depremzede Anne ile Kızın Acı Hikayesi
Subaşı konteyner kentinde yaşayan 37 yaşındaki Eda Günenç ve annesi depremden sonra konteyner kentte yaşamaya başlamış depremzedeler. Elektrik Mahallesi’nde doğan ve büyüyen Günenç, yaşadıkları zorluklara rağmen hayat mücadelesine devam ediyor.
“Konteyner Kentte Daha Güvendeyim”
Deprem sonrası yerleştirildiği konteyner kentte bir yıldır yaşayan Eda Günenç’in annesi, buradaki şartlardan memnun olduğunu belirtiyor. Binalarda yaşamanın kendisi için korkutucu olduğunu ifade eden Anne Günenç, konteyner kentte daha güvende hissettiğini dile getirdi. Ancak geleceğe dair planları konusunda belirsizlik yaşıyor. “Ev çıksa bile, satmayı düşünüyorum. Maddi durumum yetersiz ve yeni bir eve yerleşmek benim için zor olacak” diyen Anne Günenç, emekli eşinden kalan maaşıyla ancak geçimini sağlayabildiğini belirtti.
Yanlış Tedavi Hayatını Değiştirdi
Eda Günenç’in annesinin hayatı, 20 yıl önce yanlış bir tedavi sonucu bacağını kaybetmesiyle tamamen değişti. Başlangıçta bel fıtığı tanısı konularak ameliyat edilmek istenen Anne Günenç, bir diğer hastanede damar tıkanıklığı olduğunun fark edilmesiyle şok yaşamış. “Bel fıtığı diye ameliyat edilseydim masada kalacaktım” diyen Anne Günenç, yanlış tedaviyi yapanlara karşı yasal bir girişimde bulunmamış. Maddi olanaksızlıkları ve o dönemki imkan eksikliğinden bahseden Anne Günenç, şu anda da hukuk yoluna gitmekte tereddüt ediyor. “Elimde belge olmadığı için kanıtlayamam diye düşünüyorum” diyor.
Sağlık Sorunlarıyla Yalnız Bırakıldı
Deprem sonrası kalp krizi geçiren ve stent takılan Eda Günenç ise doktorların ameliyat olması gerektiğini söylediğini ancak ameliyatın riskleri nedeniyle geri adım attığını belirtti. “Doktorlar garanti vermiyor; ya iyileşeceğim ya da masada kalacağım” diyerek bu konuda yaşadığı ikilemi dile getirdi. Sağlık sorunlarıyla ilgili devlet kurumlarından bir destek almadığını söyleyen Eda Hanım, sosyal yardımlaşmadan gelen cüzi yardımların ise ihtiyaçlarını karşılamadığını ifade etti.
Konteyner kentte sağlık hizmetlerine erişimde de zorluk yaşayan Eda Hanım ve annesi, hastaneye gitmek için uzun mesafeler yürümek zorunda kalıyor. “Otobüs duraklarına kadar yürümek benim için çok zor. Annem ise ancak özel araçlarla hastaneye gidebiliyor” diyor.
“Talebim Çok, Ama Sonuç Yok”
Anne Günenç, gerek protez ihtiyacı gerekse diğer sağlık sorunlarıyla ilgili taleplerinin karşılıksız kaldığını belirtiyor. “Birçok söz verildi ama kimse geri dönmedi” diyerek hayal kırlığını dile getiriyor. Yanlış tedavi nedeniyle yaşadığı bacak kaybı konusunda hala tazminat hakkını arayabileceğini bilen Günenç, maddi yetersizliklerin ve ulaşım maliyetlerinin bunu gerçekleştirme önünde bir engel olduğunu söylüyor. Anne Günenç, elektrikli 3 tekerlekli bir motorunun olmasını çok istiyor. Kızıyla beraber kimseye muhtaç olmadan hastaneye gidebilmeyi hayal ettiğini söyleyen Anne Günenç, ‘’3 tekerlekli elektrikli motorumuz olsa hastaneye de biz kızımla gidebiliriz, dışarıya da beraber çıkabiliriz. Bunun olmasını çok istiyorum.’’ Dedi.
Konteynerde Rahat, Ancak Gelecek Belirsiz
Deprem sonrası konteyner kentte yaşamaya başlayan Eda ve Annesi, şu anki yaşam koşullarından memnun olsa da gelecekle ilgili belirsizliklerin kendilerini kaygılandırdığını ifade ediyorlar.Anne Günenç “Düşünmekten uyuyamıyorum. Gelecek benim için tam bir bilinmezlik” diyor.
Eda Günenç ve Annesinin hikayesi, depremzede bireylerin sadece fiziki kayıplarla değil, aynı zamanda psikolojik, maddi ve sosyal sorunlarla da mücadele etmek zorunda olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.