VEDA HUTBESİ: 'EVRENSEL DEĞERLER IŞIĞINDA İNSANLIĞA BİR REHBER'
İslam tarihinin en önemli ve anlamlı metinlerinden biri olan Hz. Peygamber’in veda hutbesi, Hicret’in 10. yılında Arafat Dağı’nda yapılan hac sırasında Müslümanlara hitaben söylenmiştir.
Muammer GEZER
-İslam tarihinin en önemli ve anlamlı metinlerinden biri olan Hz. Peygamber’in veda hutbesi, Hicret’in 10. yılında Arafat Dağı’nda yapılan hac sırasında Müslümanlara hitaben söylenmiştir.
Bu mükemmel hitap, İslam’ın temel prensiplerini ve Hz. Peygamber’in temel öğretileri özetler niteliktedir. Her ne kadar hitap edilen kitle Müslümanlar olsa da verilen mesaj bütün insanlığadır. İnsan hakları, adalet, eşitlik ve ahlaki değerleri üzerine bütün insanlık için çok kıymetli mesajlar içermektedir. Hutbe, insanların eşit olduğunu, hiçbir sosyal statünün olmadığını ve kadın haklarını da konu alarak ideal bir toplum yapısının nasıl olması gerektiğini insanlığa öğretmektedir. Özellikle son dönemlerde yaşanan adaletsiz, sosyal sınıf farkının olduğu, masum insanların katledildiği, kadının toplum içerisinde hiçbir değerinin olmadığı bir dünyada veda hutbesinde verilen mesajlara hiç olmadığı kadar ihtiyacımız olduğunu fark etmemiz gerekir. İslamofobi gibi bir safsatayı savunanların suratına çarparcasına cesurca savunmaktadır.
Ölenin neden öldüğünü, öldürenin neden öldürdüğünü bilmediği bir dünyada İslam’ın getirdiği öğretilere her zamankinden fazla ihtiyacımız vardır. Sözü fazla uzattığımın farkındayım. Amacım bu muazzam kelamın üzerine kelam söylemek değildir. Böyle bir hadsizlikten Allah’a sığınırım. Amacım Veda hutbesinin önemini hatırlatmaktır. Dolayısıyla veda hutbesini aşağıya ekleyerek bu haftaki yazımı bitirmek istiyorum.
"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttalib’in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır… Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? " Sahabe-i Kiram hep birden söyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!" Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab! "