''NASIL GÜVENLE YAŞANIR BU TOPRAKLARDA?''
Aklımızın tutulduğu, kanımızın donduğu günlere şahit olurken “Nasıl güvenle yaşanır bu topraklarda, nasıl güvenle çocuk büyütülür?” sorgulaması içinde zihnimizi delirmemek adına zor tutuyoruz.
İkbal 19,
Ayşenur 19,
Narin 8 yaşında,
Şeyma bebek henüz 2 aylık,
Yenidoğan çetesinin mağdurlarının dünyada aldığı nefes günü sayılamayacak kadar az...
Aklımızın tutulduğu, kanımızın donduğu günlere şahit olurken “Nasıl güvenle yaşanır bu topraklarda, nasıl güvenle çocuk büyütülür?” sorgulaması içinde zihnimizi delirmemek adına zor tutuyoruz. Anne olmanın kutsallığında varlığımız varlığına armağan olan Rabbimin emaneti çocuklarımızı ilkel ve vahşi zihinlerden korumak adına ne yasalara ne de artık toplumun bireylerine güvenebiliyoruz.
İslâm inancının baskın olduğu insana olan inancın kalmadığı korku dolu, geleceği endişe dolu günler yaşıyoruz. Annelerin haykırışı yerini adalete bırakması gerekirken bugün “Etkin pişmanlık'' yasasından pişman olduklarını beyan edecek olan insansıların af edilip edilemeyeceğini merakla bekliyoruz. Bir insanın canına kıyma cesareti gösteren hasta ruhlu insansıların cesaretinin güvenemediğimiz ama güvenmek istediğimiz adalet sisteminin verdiğinin hepimiz farkındayız.
Reddedilen ve kamuoyunun büyük tepkisini çeken İstanbul Sözleşmesinin yerine kadın ve çocuklarımızı koruyacak Türkiye Cumhuriyeti topraklarına ait yeni bir sözleşme yapamadığımız gibi kanunlarımızda yer alan 6284 sayılı yasanın dahi uygulanmadığına şahit oluyoruz.
“-Çözüm idam” diyenler var. Peki çözüm mü idam? Meselemiz sosyal çürüme iken gerçekten idamla mı çözmeliyiz? Cennet vatanımın güzel insanları; adalete teslimiyetin güven vermediği, ceza görmesi gereken suçların etnik pişmanlık yasasından faydalandığı bu sistemde tek çözüm idam mı olmalı?
Olayı daha derin analiz etmek adına sosyologların, psikologların, antropologların sahalarda olup sosyal çürümenin nedenlerini araştırması ve bunun önüne geçmek için eğitim sistemimizde yer alan boşlukların analizleri yapılarak mikrodan makroya çözümler üretmesi daha mantıksal olmaz mı?
Değişen gelişen ancak bu yüzyılın gerisinde var olan zihniyetlerin, yaşam biçimlerinin önüne geçebilmek adına sosyal sorumluluk projeleri oluşturularak hatta ülkemde Ruh Sağlığı Bakanlığı kurularak çözüme ulaştırılmasını sağlamak geleceğe daha sakin daha güvenli ve umutla bakabilmemize neden olmaz mı? Akledelim ve düşünelim çözüm mü idam?
Heybemizde kaybedilen çocukların acısı, uygulanamayan yasalar ve çokça acılar var. Heybelerimiz yeterince dolduysa çok çok geçden çok az önce ya düzeltilmeli uygulamalar ya ölmemeli gençler, çocuklar, kadınlar ve Hay_CANlar...