ISPARTA'DAN HATAY'A KADAR UZANAN YEREL BASIN SORUNU

Isparta basınının yaşayacağı kötü talihin, depremden kaynaklı daha da fazlasını Hatay basını da elbet yaşayacaktır.

Gündem Yayın: 12 Nisan 2024 - Cuma - Güncelleme: 12.04.2024 01:32:00
Editör - Abdo Uçucu
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

Yıllarca söyledik, ''Gazetede haber yapmanızın size hiç bir faydası yok, yaptırım gücü kalmamış bir basın var ortada'' diye ancak alışmış kudurmuştan beter derler ya o hesap, yerel basına aktarılan paranın boşa harcanan para haline geldiğini yeni anlamaya başladı siyasetçiler...

Ben bir basın mensubu olarak para aktarımı veya kazanımı ile ilgili konuşmuyorum, paranın 4 sayfa gazete basan, sözde dijitalde yayın yapmak adına kopyala yapıştır haber yapan, dijital dünyanın binde 1 inde bile olamayan, hedef kitle ile alakası olmayan hatta potansiyel bir kitleyi etkileyemeyen, gazetecilik etiğini kaybetmiş, köhneleşmiş basın sektöründe boşa harcanmasına dert yakınıyorum.

Önümüzdeki süreçlerde basının bu sorunlardan kaynaklı yaşayacağı daha büyük kabusları gördükçe de daha fazla kahroluyorum...

Bu çıkmaz, hem basın mensuplarını batışa doğru götürüyor, hem halkın haber alma hakkı da eriyip bitmiş oluyor. Halk instagramda, facebookta paylaşım yapan teyitsiz, gazetecilik etiğinden uzak, tıklanma için paylaşım yapan sayfalardan haber almaya çalışıyor. Çoğu da kirli bilgi üstelik...

Basın mensubu olan insanlara bunları söylediğimde ise elbette onların ego ve kibir duvarlarına çarparak geri döndüm. Çünkü 90'lı veya 2000'li yılların başında alışmış oldukları bir pohpohlanma süreci yaşamışlar ve haliyle şimdi de kuyruğu dik tutmaktan başka çareleri yok.

Ancak nafile..

Seçimden hemen sonra Sabah gazetesinin manşetinde Özgür Özel vardı. Gazeteci Barış Pehlivan bu duruma şöyle bir yorum getirmiş; “Demek ki bir başkan adayını gereksiz şekilde çok parlatmakla seçmeni etkileyemeyebiliyormuşuz. Sabah gazetesinin Özgür Özel manşeti derinlikle izlenmeli. Çünkü madem olabiliyordu, seçim kampanyası döneminde neden yapmadılar? Kaldı ki o manşetin Ankara’dan talimatla yapılmadığına, aslında Erdoğan’a bir mesaj içerdiğine dair ciddi bir söylenti var.”

Basın sektörü paranın yönü ile paralel hareket eden bir manevra kabiliyetine sahip. Elbet bu manevrayı çoğunlukla gazete sahipleri veya müdürleri düşünür ki parasal ilişkiler de onların elinden geçer. Gazetecilik faaliyeti yürütmeye çalışan insanlar ise bu yaşananları anlamlandırmaya ve bir nebze de olsa mesleğini olabildiğince tatmin edici düzeylerde yapmaya gayret ederler.

Öte yandan Gazeteci Barış Pehlivan'ın gazetelerle ilgili şöyle bir yorumu da bulunuyor; “İktidar medyasında ekonomik daralmalar olacaktır. Bazı gazeteler kapanma ya da sadece dijitalde yayın yapma gibi radikal kararlar alabilir.”

Mesela Isparta basınında bu durum Basın İlan Kurumu aracılığıyla zaten yaşandı fakat bitmedi. Önümüzdeki süreçlerde Isparta basınında basılı yayın yapan gazetelerin gelirleri düşecek, gelen gelirler yetmeyecek çünkü insanlar gazete almamaya devam edecekler ve gazeteler dijitale yani haber sitesi moduna dönecekler. Ancak mesele haber sitesi olmakla da bitmiyor. Girmiş oldukları yeni dünyaya hakim değiller, algoritmasını bilmiyorlar. Yoğun bir içerik rekabeti mevcut.

Dijitalde de içerik üretmek için genç beyinlere, genç fikirlere ihtiyaç duyacaklar ya kalifiye gençler bulamayacaklar, ya da yeterli maaşı veremeyecekler. Dijitalde de sen ben bizim oğlan tarzında haber yapmaya devam edecekler ve sonunda direnebildikleri yere kadar direnip ya kapatacaklar ya da ortaklıklar yapmak zorunda kalacaklar.

Gördüğüm, gezdiğim ve dinlediğim kadarıyla Hatay basınında da durum çok vahim. Özellikle yaşanan depremden sonra Hatay'daki basın mensupları çok ciddi anlamda maddi zorluklar çekiyor. Ancak bu zorlukların aşılması adına topyekün, kolektif bir girişim de mevcut değil maalesef...

Isparta basınının yaşayacağı kötü talihin, depremden kaynaklı daha da fazlasını Hatay basını da elbet yaşayacaktır.

Tabi Gazeteci Barış Pehlivan'da aynı noktaya değiniyor yazısında. Pehlivan diyor ki; “Seçim medyayı da etkilemez olur mu, etkileyecek. Unutmayalım ki belediyelerin el değiştirmesiyle CHP muazzam bir maddi güç elde etti. Aynı şekilde iktidar da ciddi bir maddi güç kaybı yaşadı. Bunu sadece “toplu gazete alımı” ile düşünürsek yanılırız. Özellikle iktidar medyası her belediye ile yıllık sözleşmeler yapıyordu. Bu muhalif medyada da var. Ancak bu gelir ve güç artık iktidar medyasında yok. İktidarda kalan belediyelere de daha çok yük biner.”

“Her şeye rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan medyadan zaten memnun değildi, etkili olduğunu düşünmüyordu. Şimdi kaliteyi artırmak zorundayız. Öyle ya seçim döneminde onca yayın organı o kadar haber yaptı; sonuç ne? Sıfır!”

Yani iktidar değişse de, gazeteler her ilde bulunan cemiyetler veya sendikal yapılar etrafında yeniden toplanıp gerçek bir gazetecilik faaliyetine dönerek, siyasete mahkum ettikleri ekonomik geliri yeniden halka dayandırmalı ve gelir modelinde değişikliğe gitmelidir.

Aksi halde bu sefer yeni gelecek olan iktidar, dijital medyayı daha iyi kullanan bir yapıda ve eskimiş, çağın gerisinde kalmış yaptırım gücü olmayan gazetelere ihtiyacı da olmayacaktır.

Ama zaten gazetecilik dediğim faaliyet siyasetin ihtiyacını değil halkı bilinçlendirme, bilgilendirme ve kurumları denetleme görevi ile yükümlüdür. Bunu yapabilmenin ise temelinde sendikalaşmak yatar. Kolektif bir iş birliği yatar...

Gazeteciler bir araya gelmeli, sendikalaşarak kendi güvenliklerini sağlamalı öncelikle...

Hemen ardından genç ve sektöre giriş yapabilecek insanlar dahil edilmeli, fikir alışverişi ile yeni ekonomik modeller üretilmelidir.

Aksi halde yerel anlamda basın, ulusal basından daha sert bir çöküş yaşayacaktır.

Tabi bu yazı sadece bir özet, detaylı programlar ve fikirler için öncelikle ön kabullerin değişmesi, tiyatro sanatında olduğu gibi fesin çıkarılıp sektörü ilerletebilecek insanlara devredilmesi ve bu durumun özümsenmesi gerekmektedir.

Ancak batmakla ile ilgili bir kaygısı olmayan medya kuruluşuna ise diyeceğim söz yoktur elbet... Zaten gazetecilik içgüdüsüne sahip olmayan, halkı bilgilendirmek ve kamuyu denetlemek gibi görev bilincine vakıf olmayan gazete sahiplerinin bu yazımı ciddiye almamaları en makul olanıdır.

Basın sektörünün tükendiği bir toplumun ihya olma durumu yoktur ve bu ülkede yaşayan herkes bu zincirin bir halkasıdır...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.